Yakup Sahra – Yoz İklimi
Yakup Sahra Yoz İklimi İlahi Sözü
Kumdan dağlara bir şeyler yazıldı,
Yalan oldu bir Sam Rüzgârıyla,
Keşfedilen sahillere koca binalar yapıldı talan oldular bir dalga hışırtısıyla.
Kutuplarda buzullara Hayatlar çizildi,
Eriyip tükendiler Güneşin Asil sıcaklığıyla,
Şahin gözlü Soylu Sultanlar kayaları oyup saraylar yaptırdılar,
Virane oldular Nuh’un tufanıyla bir tek senin şefkatin kal ya Resulallah.
Bugün yeryüzünde seni anlatmak mümkün değil Ancak şefkatin anlatılabilir,
Seni anlayanlar Seni cennette anlasınlar Çünkü yeryüzü şimdi simsiyah,
Sana layık değil ya Resulallah.
Yıllardır berrak akan suların köpükleri mihenk taşlarına çarpıp şefkatini anlatmış ise,
Ve 21. yüzyılda şefkatini anlatmak bana kadar düşmüş ise,
Aklım zayi kelimelerim yosun tutmuştur.
Şefkatin anlatmak bana kadar düşmüş ise demek ki seher vakti Âlime tat vermiyor,
Yani yirmisinde İstanbul’u fetheden yok.
Selahaddin yok Ömer yok Halid yok,
İbrahim’in içine düştü ateş İbrahim’i yakıyor ya Resulallah,
Nasıl anlatayım şefkatini ya da hangi yüze yalvarıyoruz ya Resulallah,
Şefkatini gönder bize.
Sırtımıza urganlarla bağlanmış fesat, midelerimizde açlığın rızık korkusu, avuçlarımızda,
yetimlerin günlük azığı gözlerimizin içerisinde öldürülen Yusuf’lar karanlıkları ürperten.
Çığlıkların sessiz sahipleri,
Kundaksız ve Besmelesiz çocuklar,
Ve feryatları iniltileri işiten Kulaklarımız var ya Resulallah.
Nasıl anlatayım şefkatini,
Ya da Hangi yüzle yalvarıyoruz ya Resul,
Şefkatini gönder bize.
Bizim yapabildiğimiz şey bu kutlu iklimden ancak aciz olanların yapabildikleri mesela,
Güneşe sitem ediyoruz hıncını Sahra’ya bıraktığı o ana,
Bir yüce insan yürüyordu kumlarda mübarek ellerinde Kutlu sancağı ile,
Ayak topuklarında bin derecelik bir hararetle.
Bir Emanet bırakıyordu ümmetine Oysa ihanet sırası bize gelmişti sanki sancağını emaneti yırtıp yırtıp sarıyorduk ayak, bileklerimize, nasıl anlatayım Şimdi ben o yüce şefkatini hangi yüzle yalvarıyoruz ya Resul şefkatini gönder bize yağmur ol ya, Resulallah yağ kurak çorak yoz iklimimize bin katlı su ol düş çatlamış sinelerimize yağ gürül gürül ak ak ya Resulallah ak.