Dursun Ali Erzincanlı – Hüzünler Evinin Nazlı Çiçeği
Dursun Ali Erzincanlı Hüzünler Evinin Nazlı Çiçeği İlahi Sözü
Fatıma-tüz Zehra: Hüzünler evinin nazlı çiçeği.
Altı ay ağladı. Altı ay yapraklarını döktü.
Babasının kabri başında ağladıkça soldu, soldukça ağladı.
İşte yine ağlıyor, yine soluyor.
Ayakta duramıyor, bir yaprağın düşüşü gibi çöküyor kabrin başına.
Bir avuç ağlıyor kabir toprağından. Okşuyor, kokluyor ve ağlıyor.
Babasına sesleniyor hıçkırıklar arasından.
Hem öyle bir sesleniş ki, biz duyuyoruz asırlar sonrasından.
Şöyle diyor:
Hz. Ahmet’in türbesindeki kokuyu bir kez hisseden artık yaşadığı sürece güzel kokular koklamasa ne çıkar.
Birisi kat kat toprağın ardındaki babama desin ki: Hıçkırıkları mı ve sesi mi duyurabilseydim eğer,ona derdim ki: Senden sonra üzerime öyle nusibetler döküldü ki, şayet bunlar gündüzlerin üzerine dökülseydi hepsi karanlık gecelere dönerdi.
Ne zaman gecenin bir vaktinde dalın üzerindeki kumrunun ağlayışını duysam bende onunla sabaha dek ağlarım.
Andolsun ki, bundan sonra hüzün benim tek sırdaşım olacak.
Ve yemin ederim ki boynuma takacağım tek gerdanlığım da, senin için süzülen gözyaşlarım olacak.
Sen, bütün insanlığı aydınlatan bir nurdun. Karanlık gecelerimizde ki dolunaydın.
Sana iniyordu, Aziz ve Celil olan Rabbimizin ayetleri.
Ve ruhun Kudüs, Cebrail’di ziyaretçimiz.
Sen gidince oda terk etti bizleri. Ve bütün hayırlar perdelendi artık bizlere.
Ah, keşke ölüm senden önce bize uğrasaydı.
Bizi bırakıp gidişinden sonra, sana kavuşmamıza engel olan nice perdeler girdi aramıza.
Onca genişliğine rağmen artık bana şehirler dar geliyor.
Hasan ve Hüseyin toza toprağa bulandılar. Buda bana zor geliyor.
Artık bize sadece ağlamak düşüyor.
Yaşadığımız sürece, hemde öyle bir ağlayış ki gözlerde bir damla kalmayacak dek
Sana olan hasretim dayanılmaz bir hal aldığında, ağlayarak seni ziyarete geliyorum.
Kabrinin başında ağlıyor ve inliyorum. Ama ne çare ki, hasretinden şikayet eden bana, sen cevap vermiyorsun.
Ey toprağın bağrındaki babacım
Sen öğrettin bana ağlamayı ve ancak seni anmakla unutuyorum bütün derdimi ve kederimi.
Her ne kadar sen toprağın ardında benden uzaktaysan da, bu mahzun kalbim seni asla unutmadı ve unutmayacak.
Fatıma-tül Zehra: Hüzünler evinin nazlı çiçeği.
Altı ay ağladı. Altı ay yapraklarını döktü.
Babasının kabri başında ağladıkça soldu, soldukça ağladı.
Altı ay sonra gözünde yaş, yüzünde sevinç, ebedi âleme göçtü.