Ali Ünal – Felak Suresi
Ali Ünal Felak Suresi Meal
113. FELÂK SÛRESİ
Mekke’de, bazı müfessirlere göre ise Medine’de inmiş olup, 5 âyettir ve ismini birinci âyetindeki el-felak (şafak vakti) kelimesinden alır. İnsanın, maruz kalabileceği her türlü kötülükten Allah’a nasıl sığınması gerektiğini öğretir.
Rahmân, Rahîm Allah’ın Adıyla.
1. De ki: Sığınırım şafak vaktinin Rabbine:
2. Yarattığı şeylerin şerrinden,
3. Çöküp, ortalığı kapladığı zaman gece karanlığının şerrinden,1
4. Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücülerin (büyücü kadınların) şerrinden,2
5. Ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.
1. Karanlık, mecazi olarak da şerri, kötülüğü ima ettiği gibi, bir insan kötülüklere gece karanlığında daha fazla maruz kalır. İnkârcı cinler gibi şerli varlıklar da, daha çok karanlık çöküp ortalığı kapladığı zaman ortaya çıkarlar. Bu sebeple âyetler bizi, özellikle bize gizlice yapılabilecek, karanlıkta maruz kalabileceğimiz ve görünmez varlıklar, gizli eller tarafından yöneltilebilecek kötülüklerden Allah’a sığınmamız gerektiğini öğretmektedir. Fevkalâde bir tezattır ki, âyetler bize karanlıkta, gizlide maruz kalabileceğimiz kötülüklerden Allah’a şafak vaktinin, yani aydınlığın Rabbi olarak sığınmamızı talim buyurmaktadır. Aydınlık veya ışık, gizlilikleri, gizli planları ortaya çıkarır; İslâm da, her şeyin üzerindeki karanlıkları sıyıran bir ışıktır.
2. Büyü gibi şeylerle uğraşanlar ve ilgilenenler, (özellikle de önceki çağlarda) daha çok kadınlar olduğu için, âyet öncelikle onları nazara vermektedir. Nasıl Allah Rasûlü aleyhissalâtü vesselâm nazar değmesinin bir hakikat olduğunu beyan buyurmuşsa, büyü de aynı şekilde inkârı kabil olmayan bir gerçektir. Nazar ve büyüyü inkâr edenler, ya metafizik adına ve dinle ilgili gördükleri her şeyi inkâr eden materyalistlerdir, ya da fizikî âlem ötesinde kalan gerçeklerden habersiz olanlardır. Kur’ân, büyüden söz eder ve bilhassa evli çiftlerin arasını açmak için yapılan büyüyü şiddetle yasaklar (Bakara Sûresi/2: 102). İslâm, büyü yapmayı küfre denk bir günah kabul etmiştir. Yapılan büyüleri bozmak için büyüyü öğrenmekte mahzur olmasa da, yine de o bir meslek olarak benimsenip icra edilmemelidir. Allah Rasûlü aleyhissalâtü vesselâm, cinlere de gönderilmiş bir peygamber olarak, elbette onlarla da görüşmüş, onları İslâm’a davet etmiş olmakla birlikte, başka maksatlarla onlarla temasa geçmeyi, onları kullanmayı, nasıl büyü yapılıp nasıl bozulduğunu asla düşünmemiş ve bu konularda açıklamalarda bulunmamıştır. Buna karşılık, cinlerin bize nasıl yaklaşıp, bizi nasıl kontrol altına alabilecekleri ve bunlara karşı nasıl korunabileceğimiz konularında bizi bilgilendirmiştir.
Kâfir cinler gibi varlıklara ve büyü gibi şerlere karşı korunmanın en kesin yolu, Allah’a ve Rasûlü’ne tam bağlanmaktır. Bu da, İslâm’ı mümkün olan en iyi şekilde yaşamayı gerektirir. Bu çerçevede, duayı asla eksik etmemeliyiz, çünkü dua, “mü’minin silahıdır”. Allah Rasûlü aleyhissalâtü vesselâm, aynı maksatla bu ve bundan sonraki sûreyi de okumamızı tavsiye buyurmuşlardır.